Sevgiline Hediye Ver, Kendini Şımart

20 Şubat 2013 Çarşamba apk file 0 yorum

sevgilier günü Sevgiline Hediye Ver, Kendini ŞımartSevgililer günü geliyor. Herkese hayırlı olsun. En çok da firmalara. Reklama açık her türlü ortamda “sevgiline şunu al, bunu al, falan yere götür. “şeklinde ifadeler görsel temalarla desteklenerek coşkulu bir alışveriş çılgınlığı aşılanmaya çalışılıyor. Tabi ekonomik gücünüzün sınırlarını zorlayan firmalar sevgilinize madara olmayın diye size çok acıdıklarından olsa gerek taksit sayısını artırıp erteleme imkânları da bahşederek onurunuzu kurtarmaya yönelik tamamen duygusal (!) öneriler getiriyor. Bazı bankaların ne tesadüftür ki size özel kredi imkânlarını emrinize sunma iyi niyetleri (!) de bu dönemde ivme kazanıyor.
Çalıştığınız yerde, komşular arasında yaptığınız günlerde, akraba sohbetlerinde size verilen hediyeyi hevesle takdim edip “Sevgilisi onu ne çok seviyor.” diye düşünmelerinden aldığınız zevkin tadı ayrı olsa gerek. Hele bir de hediyenin ederi yüksekse tat katlanarak artıyor. Şimdi içinizden bazıları “Abartıyorsun benim için hediyenin pahası önemli değil, anılmak önemli .” dese de hadi hadi kendinizi iyice yoklayın. Bu sizi hiç etkilemiyor mu?
“Ne kadar pahalı hediye, o kadar çok sevgi! “kültürü bize ne zaman aşılandı? Gerçekte hiç kimse sevginin parayla ölçülemeyeceğini tabi ki biliyor. Sevgiyi ve sevgiliyi bulmakta yaşanan hayal kırıklıklarının getirdiği bezmişlik paranın gücü ile dip yapıp sevgiyi aramak ikinci planda kalıyor. Gerçek sevgiye su gibi, hava gibi ihtiyacımız olduğundan sahtesi tatsız geliyor. İğreti duruyor. Debelendikçe ayağımıza dolanan bir hal alıyor. İşin içinden çıkılmaz berbat bir şey oluyor.
Sevgiyi neden bulamıyoruz? Bulmak için ne yapılmalı? Kendinize ve muhatabınıza karşı yaşadıklarınızda fevri davranmak yerine meselenin özünü kavrayıp soğukkanlılıkla hareket tarzınızı belirlemek iyi bir yöntemdir. Karşınızdaki de insan ve hataları olacaktır. Tıpkı sizin gibi. Bu arada mantığı harekete geçirip hoşgörü ve anlayışı ele almak gerekli. Tabi öncelikle beraberlikten ne beklendiğinin adı iyi konulmalı. İlk kural bu insanının merkezine yalnız ve yalnız kendinizi koymamaktır. Bencil olmamaktır. Saygılı olmak olmazsa olmazlardandır.
Bu arada “Ben de bir kişiliğim. ”diye tutturmanız ve ilişkiyi kişilik bulma yeri haline getirmeniz en olmayacak şey. Siz bir kişiliksiniz ki tercih etmiş ve edilmişsiniz. Bu mücadeleye girdiğinizde baştan kaybedersiniz. Güvenin kendinize!
Sevgi “Aşkım.”ifadeleri ile başlayan ve orada, o kadarla biten bir şey değildir. Bütün değerler gibi öze hitap eder. Sürekliliği ve inandırıcılığı, yapmacık olmaması ile ilgilidir.
İnsanın doğasında huzurlu yaşama isteği vardır. Huzurun yakalanmasında sevgi iyi bir yoldur. Partnerini anlayan, onun kişilik haklarına saygılı davranan, onu sevdiğini hissettiren birinin partneri mutsuz veya huzursuz olabilir mi? Peki mutlu olan bir insan etrafına olumsuz enerji yayabilir mi? Hayatındaki diğer renklerden ciddi olumsuzluklar almadıkça genellikle mutludur. Yaşanan hayattır, problemler olabilir. Bu olumsuzlukların nedeni siz ve ilişkiniz olmadığından biraz sabır ve zamanla geçici bir dönem yaşanıp eski huzurlu günlere geri dönülecektir. Bu geri dönüşte sabrınızı ve soğukkanlılığınızı izleyen sevgilinizin kalbinde ve beynindeki yeriniz daha da sağlamlaşacaktır. Peki, O mutlu olduğunda ne yapacaktır? Sizi mutlu edecektir. Sanırım endorfin bulaşıcı. Sanırım sevgi ile beslendiğinde kartopu olarak başladığı oluşumunu çığ olarak devam ettiriyor.
Sevilmenin verdiği ışıltı gözlerinizden, duruşunuzdan ve vücudunuzun her yerinden yayılacaktır. O zaman moral olarak doyumda olduğunuzdan konu komşuyu, tanıdık tanımadık insanları kıskandırmak gerekmeyecektir. Onlar zaten alacakları izlenimi alacaklardır.
Sevilmekten şımarmak ne güzel olur? O zaman yol belli. Biraz uyanık davran! Sevgilini mutlu et ve kendine bir hediye ver. Sen adını ne koyarsan koy bu hediyenin tek adı var. Mutluluk. Hem bir gün değil bir ömür.

0 yorum: